Yeni Haberler
recent

Ramazan Ne Zaman Başlıyor? (Ne zaman oruç tutacağız)

Ramazan Ne Zaman Başlıyor? (Ne zaman oruç tutacağız)
Raman Bayramı ne zaman? Ramazan'a kaç gün kaldı? 2014 yılı Ramazan başlangıç tarihi ne? Ne zaman oruç tutmaya başlanacak? Sahur kaçta oluyor? Ramazan'ın başlangıcına sayılı günler kaldı. İftar ve imsak saatleri haberimizde. Bu sene oruç kaç saat tutulacak? Ramazan Bayramı ne zaman? Ramazanın başlangıç tarihi, Ramazan bayramı ve tüm detaylar milliyet.com.tr'de (Ramazan ne zaman başlıyor?)
Tüm Müslüman alemini Ramazan'a kavuşmanın heyecanı sardı. Bütün Müslüman aleminin 1 yıl boyunca özlemle beklediği Ramazan Ayı'na sayılı günler kaldı. Peki 11 ayın sultanı Ramazan Ayı ne zaman başlıyor? İlk orucumuzu ne zaman tutacağız?
 2014 Ramazan Ayı'nda kaç gün oruç tutacağız?  Ramazan Bayramı tarihi ne zaman? Ramazan ayı oruçlar ne zaman başlıyor? İlk Ramazan sahurunu ne zaman yapacağız. 27 Haziran, 28 Haziranı bağlayan gece sahura kalkılarak Ramazan ayı başlayacaktır. 28 Haziran 2014 tarihinden itibaren oruç tutulmaya başlanacaktır. 2014 Ramazan Ayı oruç başlangıcı ne zaman başlıyor? Gökten sağanak sağanak rahmet yağan Ramazan Ayı ile ilgili tüm ayrıntılar ve bilmeniz gereken her şey milliyet.com.tr'de...

2014 yılı Ramazan ayına sayılı günler kaldı. 2014 Ramazan ayı ne zaman başlıyor? Ramazan için ilk sahura ne zaman kalkılacak? 2014 Ramazan ayı ilk iftar ve imsak saati... 2014 Ramazan Bayramı ne zaman? 2014 Ramazan ve Ramazan Bayramı ile ilgili tüm bilgiler haberimizde.

Ramazan Bayramı

27 Temmuz 2014 PAZAR AREFE
28 TEMMUZ 2014 PAZARTESİ RAMAZAN BAYRAMI- 1.Gün
29 TEMMUZ 2014 SALI RAMAZAN BAYRAMI- 2.Gün
30 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA RAMAZAN BAYRAMI-3.Gün

Ramazan’da Kimler Oruç Tutar?

Bir kimseye orucun farz olması için kendisinde şu üç şartın bulunması gerekir:

1. Müslüman olmak.
2. Akıllı olmak.
3. Erginlik çağına gelmiş bulunmak.

Bu şartları taşımayanlara oruç tutmak farz değildir. Ancak erginlik çağına gelmeyen çocukları, bünyelerine zarar vermeyecek şekilde oruç tutmaya alıştırmak uygun olur. Orucun Edasının Şartları

Orucun farz olması için gerekli olan şartlardan başka oruç ibadetinin yerine getirilebilmesi için de bazı şartların bulunması lâzımdır. Bunlar:

1. Sağlıklı olmak.
2. Mukim olmak (yani misafir olmamak).

Oruç tutamayacak kadar hasta olanlarla, dinî ölçülere göre yolcu olanlar oruçlarını erteleyebilirler. Hastalar iyileşince, yolcular da ikamet ettikleri yere dönünce tutamadıkları günler sayısınca oruçlarını tutarlar.

Orucun Sıhhatinin Şartları

Oruç tutma şartlarını taşıyan bir kimsenin tutacağı orucun sahih, yani geçerli olabilmesinin şartları da şunlardır:
1. Oruç tutmaya niyet etmek.
2. İmsaktan iftara kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak.
3. Kadınların ayhali ve lohusa halinde bulunmaması.

Ayhali ve lohusa olan kadınlar, bu hallerinin devam ettiği günlerde oruç tutamaz, namaz kılamazlar. Bu haller sona erince tutamadıkları günlerin oruçlarını kaza ederler. Fakat kılamadıkları namazları kaza etmezler.

Ramazan'da kimler oruç tutamaz?

Uzmanlar oruç tutan kişilerin sağlığına bir zarar vermemesi halinde tutulmasının anlamlı olacağına dikkat çekerken şu durumdakileri de uyarıyor; ‘Gün içinde ilaç almaya ihtiyaç duyan kalp ve böbrek hastaları, şeker hastaları, vücut direnci düşük ve aşırı zayıf kişiler, ameliyattan yeni çıkmış hastalar, ağır gebelik geçirenler, loğusalık döneminde olanlar, emziren anneler oruçtan muaftır, yani tutmak mecburiyetinde değildir.

Ramazan'da Kur’an-ı Kerimin yeri

Ramazan ayını değerli kılan nedenlerden birisi, Kutsal kitabımız olan Kur’an’ın bu ayda indirilmiş olmasıdır. Yüce Allah Kur’an’da ” Ramazan ayı insanları kurtuluş yolan götüren, doğruyu yanlıştan ayıran Kur’an’ın indiği aydır. “(Bakara suresi, ayet 185) buyurmuştur. Kur’an’, Allah tarafından insanlara öğüt vermek ve yol göstermek için gönderilmiştir. Bu nedenle Kur’an insan için hayati değer taşır. Kur’an okumak bir ibadettir. Peygamberimiz Allah’ın bildirdiği görev ve sorumluluklarımızı sıkça hatırlamamız için Kur’an’ı çok okumayı teşvik etmiştir. Müslümanlar, ramazan ayında Kur’an okumaya her zamankinden daha çok özen gösterirler. Bunun için evlerde veya camilerde bir araya gelerek, her gün Kur’an’dan yirmi sayfa okurlar. Ramazan ayının sonuna gelindiğin de ise Kur’an’ı baştan sona bir kez okumuş olurlar. Buna hatim denir. Daha sonra hatim duası yapılır. Müslümanlar yüzyıllar boyu bu geleneği devam ettirmişlerdir. Kur’anıkerim, ramazan ayının Kadir Gecesi’nde indirilmeye başlanmıştır. Kadir gecesi ramazan ayının 27. gecesi olarak bilinir. Yüce Allah Kadir Gecesi’nin “Bin aydan daha hayırlı” olduğunu haber vermiştir. Peygamberimiz de “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır” (Buhari) buyurarak, bu gecenin önemini belirtmiştir.



Ramazan'da 'manevi' yolculuk

Turizmciler de tatile çıkmak isteyenleri düşünerek farklı tatil paketleri hazırladı. Hiç kuşkusuz bu paketler içerisinde en önemli yeri Mekke ve Medine’ye yapılacak “umre” ziyaretleri alıyor. Ramazan gezginlerinin rotasında en çok tercih edilen diğer şehir ise: Kudüs. Kudüs’ü, Urfa,İstanbul ve Bosna Hersek-Makedonya izliyor.

UMRE: Ramazan Umresi hacca bedel

Umre, Hac dışında Kabe’ye yapılan ziyaret olarak tanımlanıyor. Hac mevsimi dışında her zaman yapılabilecek bu ibadet için en önemli zaman dilimi Ramazan. Çünkü Ramazan umresi Hz. Muhammed (A.S.M) tarafından hacca eşit tutulmuş. Umreciler sadece Kabe’yi ziyaret etmekle kalmıyor, Mina, Arafat ve Mescid-i Nebevi gibi kutsal mekanları da görme imkanı buluyorlar. Bu yıl umre organizasyonlarının en önemli şirketlerinden NÜANS Tur farklı bir çalışma başlattı. Nüans Tur, umrecilerini bayramı da kutsal topraklarda yapacak şekilde programlar oluşturdu. Mekke-Medine’de bir ay Ramazan’ı yaşayan ziyaretçiler bayram sonrası Türkiye’ye dönecekler. Nüans Tur Genel Müdürü Güngör Kabak bu yönde müşterilerinden çok talep geldiğini belirterek, “Biz de farklı bir program hazırladık. Ramazan’ı en güzel şekilde yaşamaları için Kutsal Topraklar’da bir aylık paket turlar oluşturduk” dedi. Buna göre ziyaretçiler, bütün teravih namazlarını Kabe’de kılacak, hatimle kılınan teheccütlere katılacak, Mescid-i Nebevi’yi ziyaret ederek, orada yüzbinlerce müminle birlikte iftar açacaklar.

KUDÜS: Müslümanlar’ın ilk kıblesini ziyaret

Nüans Tur Genel Müdürü Güngör Kabak, umre ziyaretini gerçekleştiremeyecek olanlar için de oluşturdukları turlar bulunduğunu belirtiyor. Bu turlar arasında başı Kudüs çekiyor. Burada Müslümanlar’ın ilk kıblesi Mescid-i Aksa, Zeytin Dağı, Beyt-ül Makdis ziyaret ediliyor ve Eski Kudüs şehri geziliyor. Bu geziler sırasında sahabelerin ileri gelenlerinden Selman-ı Farisi’nin kabriyle İslam tarihinin en ünlü kadın evliyası Rabiat-ül Adeviyye’nin mezarı da ziyaret edilen yerler arasında yer alıyor. Ayrıca Mescid-i Aksa’da cuma namazı kılınıyor. İftar da yine camide hazırlanan sofrada Filistinli  Müslümanlar’la birlikte açılıyor.

PEYGAMBERLERİN KABİRLERİNİ ZİYARET

Hz. İbrahim (a.s), Hz. Yusuf (a.s), Hz. İshak (a.s), Hz. Yakup (as.) ve zevcelerinin kabirlerinin bulunduğu mescid de şehrin sınırları içinde.
Burası da görülecek yerler arasında. Halhul Kasabası’ndaki Hz. Yunus’un (a.s) makamı ve Hz. Musa’nın (a.s) kabri ve makamını ziyaret ederek Ölü Deniz’e uzanabilir, sonrasında Hz. İsa’ya (a.s.) peygamberliğin geldiğine inanılan Ayartma Dağı’na gidebilirsiniz. Bütün bu programlar uzman rehberlerle yapılıyor.

BOSNA: Osmanlı yadigârına uğramadan geçmeyin

Balkanlar’da Osmanlı yadigârı topraklar da Ramazan turistlerinin gözdesi. Bunun için hazırlanan paket programlarda Bosna-Hersek başı çekiyor.

Ülkenin başkenti Saraybosna, eşsiz güzellikteki köprüsüyle Mostar, Sarı Saltuk Tekkesi, Gazi Hüsrev Bey Camii, Koski Mehmet Bey Camii, Karagöz Camii, muhteşem tabiatıyla Bosna-Hersek ziyaret güzergâhında yeralıyor.

Ramazan turistlerinin Balkanlar’daki ikinci tercihi Makedonya. Makedonya’da tasavvuf bütün kurumlarıyla ayakta. Tekkeler açık, camiler teravih kılanları bekliyor.



ÜÇ AYLAR: RECEB, ŞABAN, RAMAZAN...

Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, "Receb Allah Teâlâ'nın, Şaban benim, Ramazan ümmetimin ayıdır." "Receb ayının, diğer aylar üzerine fazileti, Kur'ân-ı Kerîm'in diğer sözlere olan üstünlüğü gibidir. Şaban ayının diğer aylara nispetle fazileti, benim, diğer peygamberlere olan üstünlüğüm gibidir, Ramazan'ın diğer aylara göre fazileti ise, Allâh Teâlâ'nın, mahlûkâtı üzerine yüceliği gibidir." buyurmuştur. Oruç, Recep ve Şaban'da nafile, Ramazan'da farz olarak bu aylarda yapılacak ibadetlerin ağırlık merkezini teşkil etmektedir.

Receb Ayı: Rasûlüllâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Receb ayına kavuşunca şöyle duâda bulunurdu: "Allâhümme bârik lenâ fi Recebe ve Şa'bân ve belliğnâ Ramazân: Yâ Rabbi! Receb ve Şabanı bize mübarek eyle, bizi Ramazan'a kavuştur."

Sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, bu ayda oruç tutmamızı, fakir fukaranın dertleriyle diğer zamanlardan daha fazla ilgilenmemizi, hayırlar yapmamızı tavsiye etmiş, böyle yapıldığında büyük ecre nâil olunacağını müjdelemiştir.

Regaib Gecesi: Bu ayın ilk Cuma gecesi, mübarek Regâib gecesidir(25/06/09). Bazı âlimlerin açıklamalarına göre, Peygamber Efendimiz bu gece pek çok rûhânî ahvâl ve ikrâma kavuşmuş olmakla, yüce Allâh'a şükür için on iki rekat namaz kılmıştır. Bu gece, duâların kabul edildiği müjdelenen sayılı gecelerdendir.



Mirac Gecesi: Receb ayının 27. gecesi de mübarek Mirac gecesidir. İsrâ ve Mirac hâdisesinin vukû bulduğu bu gecede 12 rekat nafile namaz kılınması müstahsen (güzel, iyi, hayırlı) kabul edilmiştir. Her rekatında, Fatiha ile bir sûre okuyarak, 2 rekatta bir selam vermeli, namaz tamamlandıktan sonra, 100 defa "Subhânallâhi velhamdülillâhi ve lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber" demeli, sonra 100 defa "Estağfirullâh, el-Azîm", sonra yine 100 defa "Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed" diyerek, Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm okumalıdır. Gündüzünde de oruçlu bulunmaya gayret etmeli.

Yapılacak her amelin, duânın kabulünü rabbimizden niyaz ediyoruz.

Orucun ve Ramazan ayının fazileti

Bu konuda imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.

Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.

Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.

Kur’an-ı kerim, Ramazanda indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı şerifte, iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi.

İftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısıyla her şeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir.

Hurma ile iftar etmek sünnettir. İftar edince, (Zehebez-zama’ vebtellet-il uruk ve sebet-el-ecr inşaallahü teâlâ) duasını okumak, teravih kılmak ve hatim okumak önemli sünnettir.

Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Âmin. (Mektubat ,1.c. 45.m.)

Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır.

Ramazan-ı şerifte, oruç tutmak çok sevaptır. Özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i şerifte, (Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz) buyuruldu. [Tirmizi]
(Ama dini bir mazeret varsa oruç tutmamak günah olmaz.)



Ramazanda oruç tutmak hakkındaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.) [Nesai]

(Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilip, sevabını da Allahü teâlâdan bekleyerek oruç tutanın günahları affolur.) [Buhari]

(Ramazan ayı gelince, “Ey hayır ehli, hayra koş! Şer ehli, sen de kötülüklerden el çek” denir.) [Nesai]

(Ramazan bereket ayıdır. Allahü teâlâ bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin! Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum kalır.) [Taberani]

(Ramazan-ı şerif ayı geldiği zaman, Allahü teâlâ meleklere, müminlere istiğfar etmelerini emreder.) [Deylemi]

(Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; ramazan ayı, sonraki ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.) [Taberani]

(Peş peşe üç gün oruç tutabilenin, Ramazan orucunu tutması gerekir.) [Ebu Nuaym]

(Ramazan orucu farz, teravih sünnettir. Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibadetle geçirenin günahları affolur.) [Nesai]

(Bu aya ramazan denmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir.) [İ. Mansur]

(Ramazan ayında ailenizin nafakasını geniş tutunuz! Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda yapılan harcama gibi sevaptır.) [İbni Ebiddünya]

(Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonuysa Cehennemden kurtuluştur.) [İ. Ebiddünya]

(İslam, kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.) [Müslim]

(Cennetteki güzel köşkler, sözü hoş, selamı çok, yemek yediren, oruca devam eden ve gece namazı kılan kimselere verilir.) [İbni Nasr]

(Oruç tutan müminin susması tesbih, uykusu ibadet, duası müstecap ve amelinin sevabı da çoktur.) [Deylemi]

(Bilhassa oruçlu iken çirkin, kötü söz söylemeyin! Biri size sataşırsa, ona “Ben oruçluyum” deyin!) [Buhari]

(Gerçek oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayasızca sözleri de terk ederek tutulan oruçtur.) [Hakim]

(Allahü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrasına, ancak oruçlular oturur.) [Taberani]

(Allah yolunda bir gün oruç tutanı, Allahü teâlâ yetmiş yıllık mesafe kadar cehennemden uzaklaştırır.) [Buhari]

(Temizlik imanın yarısı, oruç da sabrın yarısıdır.) [Müslim]

(Oruçlu iken ölene, kıyamete kadar oruç tutmuş gibi sevap yazılır.) [Deylemi]

(Oruçlu iken ölen Cennete girer.) [Bezzar]

(Oruç tutan, namaz kılan kimse, mükafatını kıyamette aklı kadar alır.) [Hatib]

(Oruç şehveti keser.) [İ. Ahmed]

Mübarek vakitlerde, günahlardan titizlikle uzak durmalı, taatları, ibadetleri ve her çeşit hayratı artırmalıdır. Zira Allahü teâlâ, tarafından sevilen kimse, faziletli vakitlerde faziletli amellerle meşgul olur. Buğzettiği kul ise; faziletli vakitlerde kötü işlerle meşgul olur. Kötü işlerle meşgul olanın bu hareketi azabının daha şiddetli olmasına ve Allahü teâlânın, ona daha çok buğzetmesine sebep olur. Çünkü o, böyle yapmakla vaktin bereketinden mahrum kalmış ve onun hürmet ve şerefini çiğnemiş olur. (Mev'iza-i hasene)

Resulullah efendimizin rüyası

(Rüyamda acayip şeyler gördüm. Ümmetimden birini azap melekleri yakalamıştı. Aldığı abdestler gelip, onu içindeki zor durumdan kurtardı. Birini gördüm, kabri onu sıkıyordu. Kıldığı namazlar gelip, onu kabir azabından kurtardı. Birine şeytanlar musallat olmuştu. Ettiği zikirler gelip, şeytandan onu kurtardı. Birinin de susuzluktan dili çıkmıştı. Tuttuğu Ramazan orucu gelip, susuzluğunu giderdi.

Birini zulmet sarmıştı. Yaptığı hac gelip karanlıktan çıkardı. Birine ölüm meleği gelmişti. Ana babasına yaptığı iyilikler gelip, ölümüne engel oldu, geciktirdi. Birini Müslümanlarla konuşturmuyorlardı. Sıla-i rahim gelip, ona şefaat etti, onlarla konuştu. Peygamberinin yanına gitmek isteyen birine engel oluyorlardı. Aldığı gusül, onu alıp yanıma getirdi. Ateşten korunmak isteyen birine, sadakası gelip ateşe perde oldu. Birini zebaniler alıp Cehenneme götürürken, yaptığı emr-i maruf ve nehy-i münker gelip kurtardı. Biri Cehennem ateşine atılmıştı. Allah korkusu ile döktüğü gözyaşları gelip oradan kurtardı.

Birine amel defteri solundan verilirken, Allah korkusu gelip, defterini sağa aldı. Sevapları hafif gelen birine, kendinden önce ölen çocukları gelip, sevabını ağırlaştırdı. Cehennemin kenarında, korkudan titreyen birine, Allahü teâlâya olan hüsnü zannı gelince, titremesi durdu. Sırattan zorla geçen biri, Cennete geldi. Fakat kapılar kapalıydı. Kelime-i şehadeti gelip, onu Cennete koydu.) [Taberani, Hakîm-i Tirmizi]

Kur’an da oruç ile alakalı tahmini 11 ayet geçiyor

Ramazan ayı ile ilgili ayetler, oruç ayetleri

Ramazan ve oruç Kuran’ı Kerim’de bir çok yerde geçmektedir. İslamın beş şartından biri olan bu ibadet kati surette farz.

Bakara 183 – Sayfa No: 27

Ey îmân edenler! Sizden evvelkilere farz kılındığı gibi, oruç tutmak (sizin de) üzerinize farz kılındı; tâ ki (günahlardan) sakınasınız.

Bakara 184 – Sayfa No: 27

Sayılı günler olarak (oruç size farz kılındı)! Fakat içinizden kim hasta olur veya yolculukta bulunursa, artık (tutamadığı günler) sayısınca başka günler(de oruç tutsun)! Ona gücü yetmeyenlerin üzerine ise, (tutamadıkları her gün için) bir fakirin (bir günlük) yiyeceği kadar fidye (verme borcu) vardır. Buna rağmen kim gönlünden koparak bir hayır işlerse (daha fazla verirse), o takdirde bu, onun için daha hayırlıdır. Bununla berâber bilirseniz, (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.

Bakara 185 – Sayfa No: 27
(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, insanlara doğru yolu göstermek ve hidâyet ile furkandan (hak ile bâtılı ayıran hükümlerden) apaçık deliller olmak üzere, Kur’ân onda indirilmiştir. Öyle ise içinizden kim o aya erişirse, artık onda oruç tutsun! Kim de hasta olur veya yolculukta bulunursa, artık (onun üzerine, tutamadığı günler) sayısınca başka günler(de oruç tutma borcu) vardır. Allah size kolaylık ister ve size zorluk istemez. İşte (bütün bunlar) sayıyı tamamlamanız ve sizi hidâyete erdirmesine mukabil (tekbir getirerek) Allah’ı büyük tanımanız içindir; hem tâ ki şükredesiniz.

Bakara 187 – Sayfa No: 28

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için (günahlardan koruyan) bir elbise, siz de onlar için bir elbise (gibi)siniz.

Allah şübhesiz sizin, (oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmakla) nefislerinize ihânet etmekte olduğunuzu bildi de tevbenizi kabûl etti ve sizi affetti. Artık şimdi (oruç gecelerinde de) onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için takdîr ettiğini isteyin! Ve fecrin beyaz ipliği, siyah iplikten size belli oluncaya (imsak vaktine) kadar yiyin, için; sonra da geceye (iftar vaktine) kadar orucu tamamlayın! Fakat siz mescidlerde i‘tikâfta bulunan kimseler olduğunuzda, onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın!

Bunlar Allah’ın hudûdudur, sakın onlara yaklaşmayın! İşte Allah, âyetlerini insanlara böyle açıklar; tâ ki (günahlardan) sakınsınlar!

Bakara 196 – Sayfa No: 29

Hac ve Umreyi de Allah için tamamlayın! Fakat (başladığınız bu ibâdeti tamamlamaktan, herhangi bir şekilde) men‘ olunursanız, artık (size) kolayınıza gelen bir kurban (borcu) vardır. O hâlde bu kurban yerine varıncaya (ve boğazlanıncaya) kadar başlarınızı tıraş etmeyin!
Fakat içinizden kim hasta olur veya başında bir rahatsızlığı bulunur (da vaktinden önce tıraş olur)sa, bu takdirde (onun üzerine üç gün) oruç veya (altı fakiri doyuracak) sadaka veya kurbandan (biriyle) bir fidye (verme borcu) vardır. Fakat emniyete kavuştuğunuz zaman, artık kim hacca kadar umre ile faydalanırsa, o durumda (ona da) kolayına gelen bir kurban (kesme borcu) vardır.

Buna rağmen kim de (kurbana güç) bulamazsa, artık (ona) hacda üç gün, döndüğünüz zaman da yedi (gün) oruç (tutma borcu) vardır. Bunlar tam on (gün)dür. Bu (hüküm), âilesi Mescid-i Harâm sâkinlerinden olmayanlar içindir. Artık Allah’dan sakının ve bilin ki, şübhesiz Allah, azâbı çok şiddetli olandır!

Nisâ 92 – Sayfa No: 92

Hem hatâ ile olması müstesnâ, bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olamaz! Kim bir mü’mini hatâ ile öldürürse, bunun üzerine (Allah’ın hakkı olarak) mü’min bir köle âzâd etmek ve (kulun hakkı olarak da, ölenin) âilesine teslîm edilecek bir Diyet (vermek borcu) vardır; ancak onların (o diyeti) bağışlaması müstesnâ!

Fakat (öldürülenin)kendisi mü’min olmakla berâber, size düşman olan (kâfir) bir kavimden ise, (öldüren için sâdece) mü’min bir köle âzâd etmek (mecbûriyeti) vardır.

Bununla berâber (öldürülen) kendileriyle aranızda andlaşma bulunan bir kavimden ise, (öldüren için) artık (oölenin mü’min veya gayr-ı müslim olduğuna bakmadan) âilesine teslîm edilecek bir diyet (vermek) ve mü’min bir köle âzâd etmek (borcu) vardır.
Fakat kim (bunları) bulamazsa, artık Allah tarafından tevbe(sinin kabûlü) için iki ay ard arda oruç tutma (mecbûriyeti) vardır. Allah ise, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.

Mâide 89 – Sayfa No: 121

Allah sizi, yeminlerinizdeki kasıdsız hatâ(larınız) ile mes’ûl tutmaz; fakat (bilerek) yaptığınız yeminler yüzünden sizi sorumlu tutar. Artık bunun keffâreti, (tercihinize göre) ya âilenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu (bir gün Sabah ve akşam) doyurmak veya onları (baştan ayağa) giydirmek veya bir köle âzâd etmektir.

Bununla berâber kim (bunları) bulamazsa (vermeye güç yetiremezse) artık (keffâret olarak ona) üç gün oruç (tutma borcu) vardır.
Yemîn ettiğiniz zaman; (bozduğunuz) yeminlerinizin keffâreti işte budur! Artık yeminlerinizi muhâfaza edin (gereğini yerine getirin)! Allah size âyetlerini böyle açıklıyor, tâ ki şükredesiniz.

Mâide 95 – Sayfa No: 122

Ey îmân edenler! Siz ihramlı iken, av (hayvanların)ı öldürmeyin! Artık içinizden onu kasden öldüren kimseye, o takdirde Kâ‘be’ye ulaşacak olan bir kurban olmak üzere öldürdüğünün mislinde sağmal hayvanlardan bir cezâ vardır ki, buna (bu avladığı hayvanın mislinin ne olacağına) içinizden adâletli iki kişi hüküm verir. Veya bir keffâret (gerekir) ki, (o da) yoksulları doyurmak veya buna karşılık oruç tutmaktır; tâ ki (yaptığı) işinin vebâlini tatsın!

Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim tekrar yaparsa, artık Allah ondan intikam alır. Çünki Allah, Azîz (dâimâ üstün olan)dır, intikam sâhibidir.

Mücâdele 4 – Sayfa No: 541

Fakat (buna imkân) bulamayan kimseye, o takdirde birbirleriyle temâs etmeden önce ard arda iki ay oruç (tutma mecbûriyeti vardır). Artık (buna da) güç yetiremeyen kimseye ise, (sabah-akşam) altmış fakiri doyurma (keffâreti vardır). Bu (hafifletici hükümler), Allah’a ve Resûlüne îmân etmeniz içindir. Bunlar, Allah’ın hudûdudur. (Bu hükümleri inkâr eden) kâfirler için ise, (pek) elemli bir azab vardır.

Tevbe 112 – Sayfa No: 204

(Bu va‘de mazhar olanlar: ) Tevbe edenler, ibâdet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten men edenler ve Allah’ın hudûdunu (ona riâyet ederek) muhâfaza edenlerdir. (Ey Habîbim!) O mü’minleri (Cennetle) müjdele!


Unknown

Unknown

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.